8 Temmuz 2014 Salı

Yayıncı Olmak ya da Olmamak

Herkese Merhabalar;
Bu yazıda sizlere açıklamaya ve anlatmaya çalışacağım konu şu an oldukça popüler olan yayın yapanlar kervanına dahil olmanın getirileri ve götürüleri. Öncelikle bilmeniz gereken en büyük gerçek "yayıncı" olmanın devasa bir buz dağı oluşu. Buz dağları bildiğiniz üzere su üzerinde bir kara parçasına tutunmadan yüzen, açık havalarda fark etmesi oldukça kolay ve uzaktan bakanlara çok yüksek dozlarda göz zevki yaşatan harika kütleler.

İşin bir de kirli tarafı var. Buz dağının büyük bir kısmını su altında kalan ve kimsenin görmediği %90lık bir kısım oluşturur. Kötü hava şartları ortaya çıktığında ve karanlık günün üzerine çöktüğünde işte o harika kütle batmaz denilen gemileri bile dondurucu suların derinliklerine gönderebilen bir canavara dönüşür.

"Buz dağının su üstüne kalan kısımları"

Her şeyden önce tanınır olmanın vereceği kişisel tatmini sizlere anlatmama bile gerek yok. eSporcu olma hayalini gerçekleştirebilen oyuncu sayısı inanılmaz derecede düşük. Bu hayali gerçekleştirebilme ihtimali olanlardan çok büyük bir kitle ise büyük bir eSpor kulübünün oyuncusu olmak için yanıp tutuşuyor. Bu yanıp tutuşan kitlenin büyük bir kısmı ise hayallerini cebine koyup sıradan hayatına devam etmek zorunda kalacak.

Yayıncılık büyük bir eSpor takımının bir parçası olmak ve iyi bir oyuncu olmadan da popülarite sahibi olmanın ve gelir elde etmenin oyun tabiri ile arka kapısı olarak
görülmeye başlandı. Teknik açıdan yayıncılık ele alındığında dışarıya verdiği tablo şu şekilde oluyor;

"Bu yayıncılar bizim her gün evde yaptığımız şeye ek olarak yayın açıyorlar, bağışlar ve reklam gelirlerinden parayı vuruyorlar, turnuvalarda profesyonel oyuncular gibi görülüyorlar, kendilerine özel hayranları ve kitleleri oluyor." işte sevgili okuyan bu buz dağının görünen kısmı. Aynı bir buz dağı gibi fark edilmen oldukça kolay ve uzaktan bakıldığında çok yüksek dozda bir başarılı olma hikayesi gibi görünüyor. Peki ya karalık çöktüğünde, hava şartları değiştiğinde ne yapacaksın?

"Buz dağının su altında kalan kısımları"

İşte yayıncılık hiç yapmamış veya yayın tecrübesi ayda bir iki yayını asla geçmemiş birinin asla göremeyeceği o tehlikeli kısımları anlatacağım yere geldik. Öncelikle ilk tehlike faktöründen bahsedeyim;

"Rekabet!"

Belli bir gelir elde edildiğini ve kendi topluluğunu oluşturduğunu göz önünde bulundurursak buna bir piyasa diyebiliriz ve emin ol hevesli arkadaşım bu piyasa başı boş değil. Eğer diğer yayıncılar tarafından rahatsız edici bulunur ve seni "kabul görmezlerse" elini kolunu bağlayıp oturman dışında yapabilecek hiç bir şeyin kalmıyor. Yayın piyasasında bulunan profesyonel eSporcular ile zaten yarışma şansın bulunmuyor bu yüzden senin yarışabileceklerin profesyonel olmayan diğer yayıncılar. Diyeceksin ki eğer izleyenler beni everse yine izlerler nasıl engel olabilecekler ki? İşte burada ikinci tehlike faktörüne geçiyoruz;

"Sosyal Medya Yönetimi ve Reklam"

Şu anda popülaritesi yüksek Türk yayıncıları düşünün aklınıza gelen ilk 5 isim herhangi bir yayın grubu veya takıma dahil mi? Bu soruyu sorun kendinize. Aklınıza kimlerin geldiğini az çok tahmin edebiliyorum ve bu 5 kişiden en az 3üne "evet" cevabı verdiğinizi buradan duyabiliyorum. İşte sevgili okuyan bu senin karşına çıkacak problemlerden sadece bir tanesi. Öyle gibi görünmese de twitch.tv üzerindeki izleyici kitlesi aslında çok küçük yani senin çok izlenmen için birilerinin az izlenmesi gerekiyor bu faktörün önüne geçmek için bu işin içinde olanlar çoktan kendi sayfalarını, gruplarını, paylaşım sitelerini ve sponsorlarını ayarladı bile yarışman gereken 50k+ sayfalardan ve gruplardan paylaşılan "yayın reklamları", belki binlerce lira harcanmış ve hala harcanmakta olan "izleyici çekme amacı güden kod hediye dağıtımları ve yüksek dozda ilgi çekme çabalarına" karşı hazırlıklı mısın? Peki sence bu adamların izleyicileri seni tercih edecekler mi? Edebilirler tabi aynı kaliteyi ve kitle oluşturma istatistiklerini
takip edebilirsen bu da üçüncü tehlike faktörüne geçmemizi gerektiriyor;

"Masraf"

Daha en baştan kaliteli bir yayın yapmak için iyi bir internet bağlantısı sahibi olman gerekiyor. Bu internet bağlantısına sahip olduğunda aylık ödemen gereken belli bir
mebla daha şimdiden eklendi bile giderlerine. İnternet bağlantısını hallettik şimdi de cpu canavarı yayın programlarını açtığında bile sana problem yaşatmayacak bir
bilgisayarın olması gerekiyor. Bilgisayarı topladın ama problemler keşke bu iki basit masraf ile sona eriyor olsa. Sırada reklam için harcayacağın bütçe var her gün yüzlerce kod dağıtıyor yayıncılar. Bu yüzden kitlenin büyük bir kısmı tabiri caiz ise koda, bedava ürüne tapar hale geldiğinden ayağının alıştığı, bedava ürün kapabileceği yayını izlemeyi tercih ediyor. Şimdi bütün bu masrafları düştüğünde öyle bir mebla kazanmalısın ki kazandığın gelir yanına kar kalmalı. Asıl soru şu kazanabilir misin? Eğer gerçekten kazanmaya başladıysan dördüncü tehlike faktörü seni bekliyor;

"Kitle"

İlk yayın yapmaya başladığımda 3 kişi izliyordu beni. Bunlardan bir tanesi bendim diğer 2si de zaten takımımdaki arkadaşlarımdı ki diğer 2 takım arkadaşım beni
izlemek dahi istememiş. Kitleniz büyüdükçe beğeni ve ilgi odakları değişecek. Yaş ve oyun bağlılığı açısından belli bir kitlede toplanma olacak. Eğer topluluğa göre hareket edersen memnun olmayacak o büyük aralık dışındakiler eğer ana kitlenin dışında kalan kısma hitap etmeye çalışırsan ana kitlen memnun olmayacak. Aynı zamanda uğraşman gereken troller ve sadece adını gizleyebiliyor olmanın verdiği şehvete kapılan ver her yayın açtığında sağlamından bir küfrünü eksik etmeyen "haterlar" ile uğraşman gerekecek. Sohbet kendi arasında siyasi ve dini kavgaya girecek, "Beyler koşun x yayın açmış" yazan mini reklamcılar ile "Bilmem kim varken bunu mu izliyorsunuz" yazan mini reklamcı haterlar
da başınızı ağrıtacak.

Bu yazıyı okuduktan sonra ümitsizliğe kapılmanı istemiyorum bu karanlık buz dağının dışında kalan son bir faktörü anlatacağım sana o da şans. Şu ana kadar şans yüzüne gülen çok az yayıncı tanıyorum ve bunlardan biri de benim. Hiç bir çekiliş ve sosyal medya yönetimi yapmadan, büyük gruplara girmek için bir taraflarımı yırtmadan, başka yayıncıların izleyicilerini çalmak adına kirli oyunlara başvurmaya gerek duymadan. Türkiye'nin en büyük takımlarından birinin yayıncılığını sürdürmekteyim. Sana verebileceğim en büyük ve güzel tavsiyeleri veriyorum kulağını iyi aç dinle, not al bunları.

"- İlerlediğin yolda baştan itibaren sana destek olanları asla unutma, onlar sen hiç kimseyken bile yanındaydılar"
"- Kalabalık güzel görünür ama kontrol etmesi zordur. Kendin ol ve kendi kitleni oluştur kimseye benzemeye çalışma"
"- Seni sevmeyenler sürekli olacak daima onlarla iletişim halinde ol. Kendi eksiklerini ve hatalarını en güzel onlardan öğrenebilirsin"
ve en önemlisi;
"- Yayınları eğlenmek ve eğlendirmek için yap asla para peşinde koşma, kendini başkaları ile kıyaslama ve paranın esiri haline gelme"

Alıntı : Emre "Sidiouss" Ürük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar