27 Nisan 2013 Cumartesi

Medieval 2: Total War hileleri


Medieval 2: Total War  ile oyunu sizin için daha zevkli hale getirmek için hile kodları .

(~) Tuşuna basın ve çıkan konsolda bu kodları girin. Kodlar büyük harf küçük harf duyarlıdır.

toggle_fow  Savaş sisini açıp kapatır.

add_money "amount"   "amount" kısmına ihtiyacınız olan altın miktarını yazın

process_cq "settlement name"    Sırada olan binalarınız anında yapılır

give_trait this "trait" "level number"    İhtiyacınız olan trait'i alabilirsiniz

add_population "settlement name" "amount"   Bir şehrin nüfus sınırını arttırın

character_reset  Karakterinizin tekrar hareket etmesini sağlar  

26 Nisan 2013 Cuma

DOTA 2 Şampiyonası Başlıyor Büyük Ödül 1.000.000 $


Bu yıl yapılacak olan The International şampiyonası 7 Ağustos'ta başlıyor. 16 tane takımın davet edildiği The International, büyük bir çekişmeye sahne olacak gibi görünüyor.

2012 de ki turnuvada şampiyon olan  Invictus Gaming  ünvanını korumak vebüyük ödülü kazanmak için tekrar turnuvada kendini gösterecek . Büyük Ödülü merak mı ettniz tam 1.Milyon dolar . Bir oyun turnuvası için müthiş bir ödül buda rekabeti arırıyor baskıyı ve gerilimi artırıyor 7 Ağustosta bizi çok keyifli bir yarışma beklediğini şimdiden söyleyebilirim .
Şanpiyon  Invictus Gaming  direk katıldığı turnuvaya 15 takım daha katılacak bu takımlar 20- 26 Mayıs arası Doğu ve batı olarak aralarında maç yapacak zafere ulaşanlar turnuvaya davet hakkı kazanacak . GDStudio ev sahipliğinde yapılacak turnuva DotaTV’den  canlı olarak yayınlanacak .

21 Nisan 2013 Pazar

Crysis® 3 Official Gameplay Trailer - Videosu

Mühiş grafikleri harika senaryosu ve daha fazlasıyla  Crysis 3

Crysis 3 İnceleme


Far Cry'ın ilk çıkacağı anları hatırlıyorum da ormanın içinden, dürbünümüzle tamamen kendi hallerinde takılan kötü adamları dikizleyişimiz ne kadar heyecanlandırmıştı bizi. Koca bir orman, dilediğimizi yapabilme imkanı (en azından oyunun büyük kısmında) müthiş grafiklerle Far Cry, Yerli Kardeşler için büyük bir adım olmuştu. Sonra Crysis geldi, PC'lerimizin ve eski sistemlerin, üst sistemleri bile ezen "TÜRKÇE" bir oyundu, "Koduğumun Korelileri" adeta bir marka haline geldi Türkiye'deki oyuncular arasında. Crysis 2 geldi, koca bir şehir, devasa mekanlar vardı ama ne yazık ki bana göre çizgisellik çok ama çok ön plandaydı ve sıra Crysis 3'te… Bakalım beklentiler ne anlamda karşılanıyor.

Bu dünyayı kurtaracak kişi sensin, Prophet (öyle miyim?)
Crysis serisinin konusu bana her zaman çok yavan geldi, ikinci oyunun sonunda karıştırmaya çalıştılar ama sonuç yine aynıydı; tehdit altındaki dünyayı kurtarabilmek (spoiler olmaması için anlatmıyorum). Üçüncü oyun da pek farklı gitmiyor ne yazık ki. Uzaylı istilasından yirmi dört sene sonrası. Salgın hemen hemen bitmiş durumda, uzaylılar dünyayı terk etmiş, arada sıkışıp kalanlar ise birer birer CELL tarafından avlanıyor. CELL… dünyayı dize getirmeye çalışan, güya özgürlük abidesi devasa şirket. Kokuşmuşluğun içine sindiği bu şirket tahmin edeceğiniz üzere New York'u devasa bir ormana çevirmiş bir durumda ve şehir için masum görünen ama tüm dünyayı domine etme niyetinde bir planla ortaya çıkıyor ve bizim amacımızda tabii ki… bildiniz, onları durdurarak dünyayı kurtarmak (aslında verecek detaylar var ama zaten elle tutulan bir konu olmadığından daha fazla keyif kaçırmaya gerek yok, konu ve oyun sonlarına dair onlarca komplo teorisi için, bakınız mycrysis.com).

Sen gördüğüm en güzel şeysin
Crysis her daim oyun dünyasının görsel olarak çıtasını yükselten bir kaldıraç görevini üstlenmiştir. Crysis 2'de ultra ayarlarda çenemi dizlerime kadar düşüren grafikler, CryEngine 3'le iyice tavana vuruyor. Her ne kadar ekran görüntülerden çok büyük bir değişiklik gibi görünmese de Crysis 3 görüp görebileceğiniz en iyi şey. Ormanla bütünleşmiş muhteşem bir şehir, yaşayan bir çevre, süzülen güneş huzmeleri, rüzgarla dans eden çimenlikler, doğanın yavaş yavaş kendi içine kattığı bu şehrin içindeki ilerleyişimizde keşfedeceğiniz daha nice güzellikler. PS3 ve PC versiyonlarını ayrı ayrı deneme fırsatı buldum. PS3'te durumlar pek iç açıcı değil açıkçası. Evet yine müthiş görünüyor, yine sizi etkileyecek durumda ama ancak PC'de düşük ayarlarda oynanan bir Crysis 3 portresi çizebiliyor. PC'de gördükten sonra PS3'e yeniden geri dönmek istemedim. Ayrıca FPS düşüşleri de cabası. Öyle görünüyor ki PS3 gerçekten miadını doldurmuş. Hem kontrol hem de grafiksel olarak Crysis 3'ü oynayacaklara tavsiyem PC'yi tercih etmeleri. Zaten senaryo olarak çok bir şey sunmayan bu oyunun size tek artısı ağzını aça aça izleyeceğiniz görüntüleri.



Crytek aslına bakarsanız Crysis'i hep PC odaklı düşündü, hatta oyunlarımızı seneler sonra açtığınızda da hayran kalarak oynamanızı istiyoruz gibi bildirimlerde bulundular. Ama gelin görün ki konsol paydasını kaçırmak istemediklerinden Crysis konsollarda da boy gösterdi. Fakat konsol gücü de bir yere kadar işte. Normal şartlarda Ultra ayarlarda açılabilmek için Crossfire şartı koşan bir oyunu, 4 senelik konsolda açmaya çalışınca CryEngine 3 konsol standartlarında müthiş görünse de PC'de gördükten sonra burun kıvıracağınız bir şeye dönüşüyor. Özellikle AA'nın çok düşük olması, tırtık tırtık bir görüntüyle baş başa bırakıyor sizi… PC iyidir iyi.

Maksimum OKÇULUK!
Crysis'in bütünleştiği en büyük şey grafiklerinden sonra NanoSuit olsa gerek. İkinci oyundaki yaratık birleşmesinden sonra iyice güçlenen Nanosuit'imiz hiç olmadığı kadar hırçın artık. Özellikle içinde gaza gelmiş Alcatraz kılıklı bir de Prophet barındırdığından daha uzun görünmezlik ve daha güçlü bir kalkana sahibiz. Arabalara ve hatta o koca fabrika dinamolarına attığımız tekmeleri gördükten sonra gerçekten güçlendiğimizi hissetmek güzel. Gerçi ben bu kütlesel saldırıları bir türlü denk getiremiyorum, o yüzden eski usul sıkmaya devam.

Bunun yanında Nano Suit'e "GELİŞTİRME" adı altında bir de perk sistemi getirilmiş. Hani Crysis 2'de yaratıklardan topladığımız maddeyle zırhımızı çok kısıtlı bir çerçevede geliştiriyorduk ya, bu kez sağda solda bulduğumuz ve upgrade imkanı veren modüllerle kıyafetimizi geliştiriyoruz. En azından ikinci oyundakinden çok daha iyi bir sistem ve gerçekten etkili özellikler eklenmiş. Daha hızlı koşma, koşarken daha uzun süren görünmezlik, düşmanlarınızı gizli bir şekilde arkadan bıçaklarken görünmezliğin bozulmaması gibi bir çok özellik eklenmiş. Her bir özellik de doğal olarak farklı sayıda modül gerektiriyor. Bunun dışında artık vizörümüzü kullanarak, düşmanlarımızı işaretliyor, kapıları ve tabii ki yeni oyunla gelen sabit makineli yuvalarını (turretlar) hackleyebiliyoruz. Uzak noktada turreta güvenip, sakin sakin yolumuzu gözleyen askerleri tek bir hackle camii imamına yollamak mümkün.

Ve geldik Okçuluk eğitimimize. Biliyorsunuz son zamanların gözde silahı Ok ve Yay. Hatta Psycho, Prophet'e oku ilk teslim ettiğinde Prophet şaşırıyor, bu nedir diye ama tabii ki beklediğinizden çok daha etkili bir silah. Bir kere ok görünmezliğiniz bozulmadan kullanabildiğiniz tek silah ve dört farklı mühimmat taşıyabiliyor. Elektrik oklarıyla suyun içinde gezinen düşmanları fener alayına tutturabiliyor, patlayıcı oklarınızla ufak çapta kaoslar yaratabiliyorsunuz. Ok gerginliğini de ayarlayabildiğimizden, özellikle standart oklarımız düşmana çarptığı an duvara kelimenin tam anlamıyla "MIHLIYORLAR".

Hangi zorluk? Hangi dil?
Sanırım tek kişilik oyuna başlamadan önce verilmesi gereken iki kritik karar bunlar. Öncelikle zorluk seviyemizi Super Soldier’a çekiyoruz. Abartmak istemeyenler Veteran'da takılabilirler, ama bundan aşağısına inmeyin. Crysis'in aldığı düşük puanları neredeyse normal zorluk seviyesinde oynayanların oyunu çabucak bitirdiklerinden yakınarak verdikleri kararlara bağlayacağım.

Oyun normal zorluk seviyesinde gerçekten kolay. Zaten maksimum zırh ve pelerinin yardımıyla ya hızlı bir şekilde düşmanları geçiverip, bölümün sonunu görüyorsunuz, ya da bir türlü ölmediğiniz için patır patır herkesi indiriyorsunuz. Fakat zorluk seviyelerini yükselttiğiniz sürece oyundan aldığınız keyif artıyor. Özellikle üst zorluk seviyelerinde çabuk bir şekilde öldüğünüzden Nano zırhınızı, elinizdeki mühimmatları en etkili şekilde kullanmaya başlıyorsunuz. Düşmanlar daha organize geliyorlar üzerinize, siper alıyor, el bombası atıyor, sizi sarmaya çalışıyorlar. Normal zorluk seviyesinde pustuğunuz yere şekere üşüşen karınca gibi akın eden düşmanlar, zor seviyelerde pozisyonlarını koruyorlar. Özellikle uzun uzun otların arasında uzaylılarla kapışırken, onları tam olarak görememek, çıkardıkları sesleri takip etmek ve tam bir av-avcı oyunu oynamak gerçekten keyif verici.

Crysis 3'te oyuncular tarafından göz ardı edilen şey zorluk seviyesi arttıkça çizgisel de olsa nispeten düşmanlarınıza farklı şekillerde yaklaşmanıza olanak veren katmanlı harita sistemi. Crysis 2'de çoğunlukla tek bir düzlem dahilinde savaştığımız düşmanlar, bu kez haritanın farklı yerlerine, farklı yükselti seviyelerine yerleştiğinden tavuk gibi avlanmaları kolay olmuyor. Böylece hem Nano zırhınızın özelliklerinden etkili biçimde yararlanıyor hem de o çok konuşulan "Yea, beş saatte bitiyormuş oyun hacı ya" gibi yorumların da aslında yersiz olduğunun farkına varıyorsunuz.



Yine de hangi zorluk seviyesinde oynarsanız oynayın garip bir biçimde sanki telsizden haberleşmeden, telepati yoluyla birbirleriyle iletişim kuruyorlar ki biri sizi gördüğünde daha telsizine uzanmadan, silah sesi duyulmadan herkesin haberi oluyor… Tamam uzaylılarda anlıyorum bunu ama insanlar konuşmadan bu derece organize tepki göstermeleri pek tatmin edici değil.

Biliyorsunuz tam Türkçe desteğiyle geliyor Crysis 3. İkinci oyundaki kötü seslendirmeden sonra üçüncü oyunda karakter seslendirmeleri çok daha iyi olmuş. Oyuna Türkçe başladım, fakat bazı seslerin çok yüksek, bazılarının ise çok kısık olmasından dolayı bir de İngilizce deneyeyim dedim ve gördüm ki İngilizce dublajda böyle bir sorun yok. Yalnız korkarım bunu itiraf etmek zorundayım ama İngilizce seslendirmeler çok daha iyi olmuş. Keşke İngilizce seslendirme ve Türkçe altyazı seçeneği olsaymış. Ama dili seçtiğiniz an doğrudan seslendirme değişiyor. Yine de televizyondan Türkçe sesler gelmesi güzel ki ekibin içinde Bora Sivri, Sinan Divrik, Salahsun Hekimoğlu gibi profesyonel seslendirme sanatçıları var.



Buraya kadar her şey Crysis 3'ün lehine gibi görünse de aslında Crytek'in üçüncü oyunla tavan yapmasını beklerken yeni oyunlarının üzerine öyle aman aman bir şey koyamadıklarını görmek üzücü. Oyunun oynanış biçimi, ekrandaki simgeler, senaryo anlatımı büyük oranda aynı. Düşmanlar sizin gideceğiniz istikamette sizin gelmenizi bekliyor ve bütün oyun neredeyse böyle ilerliyor. Gizlen, çatış ilerle, mermi doldur. Mühimmat sistemi değişmemiş, kutulardan tuşa basılı tutarak mühimmat almak bana hala çok saçma geliyor. Kocaman bir şehirde, bu derece güzel bir ortamda dümdüz bir yol üzerinde gitmek ise yaratılan bu arka plana resmen hakaret niteliğinde. Bir FarCry 3'e bakıyorum, o koca adanın güzel bir hikaye anlatımıyla bize sunulmasını hatırlıyorum, bir de Crysis 3'ün bize dayattığı bu çok büyük gibi görünen ama aşırı çizgisel oyuna. Oyunda bir aksiyon ve FPS oyunundan bekleyeceğiniz her şey var ama, bizim beklediğimiz Crysis 3 bu değil. Dünyanın son umudu hikayesi artık temcit pilavını da geçti gidiyor.

Sonuç olarak tek kişilik oyun hala eğlenceli fakat aslında ikinci oyunda gördüklerimizden çok da farklı değil. Yine de müthiş grafikleri, geliştirilebilir zırh ve silah seçenekleri ve zor seviyede tatmin eden oynanışıyla Crysis 3 iyi bir shooter. Bir klasik ne yazık ki değil. Konsol ve PC arasında ayrı ayrı puanlama yapmanın çok da büyük bir numarası yok. Ama akıcı bir oyun için PC'yi öneriyorum. Gelin bir de çoklu oyuncu kısmına göz atalım.

Biz tam yedi Prophetiz, on dört kollu bir deviz
Crysis 3'ün çoklu oyunculu kısmını tek kişilik ekip yapmamış. Tamamen farklı bir ekip sadece çok oyunculu kısmına odaklanarak çalışmış. Ortaya da hızlı bir oynanış, açılabilen yetenek ağaçları ve silahlar gibi özellikler içeren bir çok oyunculu deneyim çıkmış. Aslında ikinci oyunun çok oyunculu kısmından çok da farklı değil. Ama artık silahlar daha tutarlı, yakın dövüş daha etkili ve vuruş hissi çok daha iyi.

Birçok farklı oyun türümüz var ama isimleri değişik olsa da hepsi daha önce benzer oyunların benzer oyun türleri gibi. Bayrağı ele geçir, belli bir noktayı bir süreliğine tut, death match, team deathmatch gibi oyun türleri aynen mevcut.

Benim farklı olarak gördüğüm HUNTER var. Bu modda bir taraf aciz Cell askerleri, diğer taraf ise sınırsız görünmezlik gücüne sahip ve ellerinde okları olan Nano zırhlı oyuncular. Tahmin edeceğiniz üzere Nano askerler, Cell askerleri belli bir zaman zarfında bulup öldürmek zorunda. Aslında bu mod ilginç gibi görünse de ben pek sevmedim. Çünkü CELL askeri olunca bir köşeye pusuyorsunuz, ta ki birileri sizi bulup bir tarafınıza ok saplayıncaya kadar. Süre bitince roller değişiliyor ve bu böyle devam ediyor. Son sağ kalan asker en çok puanı topluyor, beş etabın sonunda en çok puan toplayan birinci oluyor. Bu modun en sevdiğim yönü yaklaşan düşmanın ayak seslerini duymanızı sağlayan bir cihazla donatılmanız. Bir anda Predatorların avıymışsınız gibi hissetmenizi sağlıyor. Bu ayak seslerini duyma olayı bir perkle diğer modlarda da uygulanabiliyor.

Haritalarımız çeşitli sayılır ve hepsi birbirinden güzel ve farklı. Toplamda 12 adet haritamız var ve çoğu ormanın ele geçirdiği şehir temalı olsa da birkaç harita da yaratıkların mesken edindiği yerlerde ve kristal mağaralarında takılabiliyoruz. Çoğu kişinin uyguladığı Pelerin taktiği başta çözmesi zor gibi görünse de bir zaman sonra siluetleri seçmeye başlıyor gözleriniz (algıda seçicilik), bunun yanında tabii ki turretlar, alien silahları, açılacak onlarca silah ve dilediğinizce düzenleyebileceğiniz perk ve ekipmanlarda 50. seviyeye kadar size eşlik edecek.

Bu kez çok oyunculu modlarda sadece adam öldürerek ya da belli başlı madalyaları açarak değil aynı zamanda bir takım achievementlara ulaşarak da yüklü derecede deneyim puanı kazanabiliyorsunuz. Yani kısacası bir objective sistemi getirilmiş ve siz bu görevleri tamamladıkça çok daha kolay deneyim kazanıyor bunun yanında karakterlerinize özel yetenekler katan Skill Assessmentlara ulaşmış oluyorsunuz. Görevler tabii ki kolay değil; 11 metre yakınınızda hiçbir arkadaşınız olmadan 11 düşman öldürün gibi gerçekten ilginç görevler mevcut ve bunları yapabilmek için kayda değer zaman harcıyorsunuz. Yalnız ekstra perkler, kendinize özel sınıf yaratma gibi özellikler ancak seviye beşten sonra ulaşılabiliyor.

Bu arada belirtmekte fayda var, üst seviye oyuncularda olan silahların ve perklerin bazıları alt seviye oyuncularla birlikte oynandığında hakikaten über olabiliyor. Bunun da çok kalıcı olmasa da bir çözümü var; sadece 10. seviyeye kadar oyuncuların birlikte oynayabileceği lobiler. En azından mücadele edecek kadar deneyim toplayıp gerçek arenalarda o kadar da ezilmeyebiliyorsunuz.

Bağlantı sorunu yaşamadığımı ve yeteri kadar oyuncu bulduğumu söyleyebilirim. Bir mod hariç diğer modların hiçbirinde uzun beklemeler yaşamıyorsunuz. Öldükten bir müddet sonra oyunda bulabiliyorsunuz kendinizi.

Yazdıkça yazası geliyor insanın, burada sonlandırsam iyi olacak. Crysis 3'ün çok oyunculu kısmının, tek kişilik senaryoda aradığını bulamayanları oyalayacağı kesin. 50. seviyeye kadar denenecek onlarca harita, bir çok oyun modu, açılacak sürüsüne silah ve perkle birlikte çoklu oyuncu kısmından beklediğim tadı aldım. Yalnız elde gamepadle imleç düzeltmek yerine fareyle oyuna hakim bir şekilde oynamak en akıllıcası. 

Sniper Ghost Warrior 2 Teaser Trailer [HD]

Sesiz ol görünmez ol nefesini tut her detayı hesapla ve tetiğe bas işte Sniper Ghost Warrior 2 harika bir oyun .

The Walking Dead : Survival Instinct - First Gameplay Trailer

Dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran dizinin oyunun çıkması içten bile değildi ve oyun çıktı oyun severler tarafından pek beğilmese oyunun hayranları için eylenceli ve gerilim dolu dakikalar sunuyor .

Resident Evil 6 Trailer Videosu

Resident Evil 6 için yayınlanan harika video Capcom zombileri tekrar karşımıza çıkartıyor . Her oyunun da daha da güzelleşen senaryosu oyun severleri dahada oyuna bağlıyor .

Resident Evil 6 İnceleme



ÇOKTAN BİR MODERN ZAMAN FENOMENİ HALİNE GELEN RESIDENT EVIL, SERİNİN ALTINCI OYUNUYLA BİRLİKTE ESKİ VE YENİ KAHRAMANLARINI TEK KADERDE BİRLEŞTİRİYOR. UMUDUN KALMADIĞI BİR DÜNYADA NEREYE KAÇABİLİRLER Kİ?

Bu satırların yazarı için Resident Evil serisi ayrı bir önem taşır. 1997 yılında Resident Evil’ı ilk oynadığımız zamanlarda B-movie’leri andıran tarzı ancak bir yandan da sağlam şekilde korku öğelerine yer vermesi oyunu çok farklı bir yere taşımış ve adına “korku-hayatta kalma” dediğimiz farklı bir türün tanımlanmasına yol açmıştı. Türlü mahlukatlarla dolu bir malikanenin içinde teker teker avlanan özel tim üyelerinin çaresizliği, yıllar boyu unutamayacağımız anlar hediye etmişti bizlere. Seri, dördüncü bölümüyle birlikte kabuk değiştirmiş ve biraz daha aksiyon ağırlıklı bir oyun haline gelmişti. Beşinci oyun iyiden iyiye korku unsurlarını bir kenara bırakıp tam anlamıyla bir aksiyon-shooter olarak düşmüştü raflara. Bu durum oyunun sadık hayranlarının pek hoşuna gitmemiş ve serinin gidişatından endişe duyduklarını söylemelerine sebep olmuştu. Fakat bu kez durum farklı… Geliştiriciler tüm serinin en sevilen özelliklerini altıncı oyunda bir araya getirdiler. Ortaya hem hayatta kalma hem korku hem de aksiyon türlerinin birleşiminden oluşan soluksuz bir macera çıktı. Resident Evil 6 belki de şimdiye kadarki en uzun Resident Evil deneyimine sahip ve içinde her biri tek başına oyun olabilecek kadar iyi tam dört farklı oyun sunuyor. Oyunun diğer modlarını ve özelliklerini eklersek de ortaya içerikle dolu harika bir paket çıkıyor.



BİYOLOJİK TERÖRResident Evil 6, serinin hem yeni hem de eski hayranlarını mutlu edebilecek kadar dolu bir içeriğe sahip. Oyunda tam dört farklı senaryo bulunuyor. Leon-Helena, Chris-Piers, Jake-Sherry ve diğer üçünü bitirince açılan Ada Wong’un senaryoları 35 saatin üzerinde bir hikaye akışı sunuyor bizlere. Ada’nınki dışında bu senaryoların tümünü ister co-op, isterseniz de tek kişi olarak oynayabiliyorsunuz. Diğer yandan hikayelerin temaları da birbirinden oldukça farklı. Örneğin, Leon’ın senaryosu biraz daha Resident Evil 2’ye yakın duran ve korku öğelerinin ağırlıkta olduğu bir düzleme sahip; Chris’in senaryosunda daha çok aksiyon ön planda. Jake’in hikayesiyse ikisinin birleşiminden oluşurken tıpkı Resident Evil 3’ün Nemesis’i gibi sürekli ensenizde olan bir yaratık olan Ustanak’la tanıştırıyor sizi. Tüm karakterlerin yolları zaman zaman kesişiyor ve büyük resmi daha net görebilmenizi sağlayan hikaye parçaları içeriyor. En son açılan Ada’nın hikayesiyse diğer üç senaryoyu birleştirip karanlıkta kalan noktaları açığa çıkarıyor. Geri plan hikayesi o kadar güzel birleştirilmiş ki tempo ve merak bir an bile düşmüyor. Tüm hikayeler size hikaye örgüsü hakkında ipuçları sağlıyor ama kesinlikle tüm soruları cevaplamıyor. Asıl sürprizlerse son bölüme saklanmış durumda. Resident Evil 6, serinin cidden şimdiye kadarki en büyük macerası. Bu bölümde kim tarafından planlanıp uygulamaya konulduğu belli olmayan küresel bir biyoterör olayıyla karşı karşıyayız. ABD, Çin ve Edonia yeni bir tip virüs olan C-virus’ın saldırısı altında. Hatta oyunun hemen başında ABD Başkanı bile zombiye dönüşüp yakın koruması ve dostu Leon tarafından öldürülüyor. Kriz çok ciddi ve ölçek çok büyük… Bu nedenle oyun uzun sürüyor ve çok farklı tiplerde görev yapılarına imkan sağlayan bir altyapı sunuyor. Oyun boyunca çok farklı tipte düşmanlarla çatışacak, araç kullanacak ve bol bol QTE’lere (Quick Time Event) maruz kalacaksınız. Resident Evil 6 bu farklı tipte oyun özelliklerini tam yeri ve zamanında kullanmış ve oyunun temposunu çok üst düzeyde tutabilmeyi başarmış. Özellikle kaçış sahneleri çok başarılı. Bazen insanüstü refleksler gerektirse ve sizi çok yorsa da soluk soluğa kalıyorsunuz. Önce bir ton yaratıkla savaştığınızı; ardından C-virus’tan etkilenmiş devasa bir canavarın peşinize düştüğünü; siz kan, ter içinde ondan kaçmaya çalışırken bir yandan da helikopter ateşine maruz kaldığınızı, bu sırada uçurumdan aşağı düşmemeye çalıştığınızı düşünün. Oyun bir yandan sizi soluksuz bırakırken, bir yandan da kamera açılarını olabilecek en sinematik şekilde kullanıyor ki hem oynayanın hem de izleyenin ağzını açık bırakıyor. Oyunun genel olarak atmosferi ve size sunduğu ortam hem korku hem de aksiyon temalarını yoğun bir şekilde içeriyor.

20 Nisan 2013 Cumartesi

Fifa 14 Video

  Milyonlarca kişi peşinden sürekleyen Fifadan 2014 yılı için ilk görüntüler gelmeye başladı .

19 Nisan 2013 Cuma

Batman Arkham City Save Sorunu [Çözüm]


- Games for Windows Live'yi ve Batman Arkham City'yi kaldırın. Revo Uninstaller'e gerek yok. Denetim Masasından kaldırın.
- Oyunun iso dosyasının içinde muhtemelen vardır. 70 Mb civarında bir Games for Windows Live dosyası. İnternetinizi kapatıp onu kurun. Marketplace açılırsa kapatın, onunla işimiz yok.
- Batman Arkham City'i kurun, istediğiniz yere kurabilirsiniz, D-C farketmez. Kurulum sonunda Release Data Check penceresini Exit diyerek kapatın. Onu kesinlikle yapmayın!
- Oyunu eğer C'ye kurmuşsanız, BatmanAC dosyasını Yönetici Olarak Çalıştırın. Eğer D'de ise gerek yoktur.
- Artık oyunu açabiliyor olmalısınız. Açılışta GFWL penceresi gelir. Oradan Offline Üyelik alın. Oradan sonrasını herkes biliyordur.
- Türkçe Yama veya Update yapabilirsiniz, sorun olmaz.

Püf Nokta: GFWL'i İnterneti Kapatarak Kurmak ve Release Data Check yapmamak!

Fahrenheit Hileleri - Tüm Flimler Açma


Hile Modu: isminizi J8OL14FD olarak girin... Tüm kademeler ve filmler açılacaktır.

EWO-Reborn Online Açıldı


Özel bir Silkroad Online private serverı olan EWO-Reborn Online bekleyenleri için açıldı . Eski ve köklü bir server olan EWO-R Silkroad severler için tekrar karşımızda . Private serverların en büyük sorunları olan GM ler tarafından satılan , verilen itemler buserverda yok veya free silk . Oyunda ki GM  her türlü sorununa yardımcı oluyor genelde GMlere pm atmak blokludur ancak bu oyunda GMle konuşa biliyorsunuz eylenceli ve güzel bir server tavsiyemizdir .


Oyunun Rateleri

Exp Ratio : 100x

Exp Partty : 120x

Item Ratio : 25x

Gold Ratio : 15x

Zerk Ratio : 5x

Magic Pop : 5x

Sox Ratio : 5x

18 Nisan 2013 Perşembe

Dungeon Hunter 4 İnceleme


  Gameloft’tan beklediğimiz, serinin son oyunu sonunda çıktı ve merakla beklediğimiz Dungeon Hunter 4’e kavuştuk. Yılların Dungeon Hunter’ını iPad ekranında, iblislere dokunarak oynamak mı? Oldukça heyecan verici geliyordu kulağa. Oyunun getireceği yenilikler az çok açıklanmıştı ve bunlardan en önemlisi de Türkçe altyazıyla oynamanın mümkün kılınmasıydı. Detaylarından ilerleyen satırlarda bahsedeceğim, o yüzden devam etmek için hemen ekrana dokunuyorum!

  Çok da uzun olmamakla beraber, etkileyici seslendirmeler eşliğinde başlayan sinematik sahneleri, zaten yüksek olan beklentileri iyice yükseltiyor ve karakter seçme ekranında buluveriyorum kendimi. Oyunda dört farklı sınıf var, bunlar yakın dövüş ve menzilli dövüş ustaları olarak ayrılıyor. Ben zoru seçerek Sentinel ile başladığım yolcuğumda önce kontrolleri öğrendim. Kontroller klasik dokunmatik ekranların yön tuşlarıyla aynı; sol parmak yön veriyor, ekranın solunda ise özel güçleri görüyoruz. Normalde oyunun oynanabilirliğinin gidişatını en çok etkileyen şey oldu bu sistem ki Gameloft bunu başarıyla kotarmış. Her sınıfın farklı güç dengeleri bulunuyor ve genel olarak bu beceriler geliştirilebilir menü altında aktif, pasif ve ruh büyüleri olarak üçe ayrılıyor.





  Envanter sekmesi oldukça zengin; onlarca giysi, eşya, tılsım bulunuyor ve bunlar da geliştirilebilir. Detayların bolluğu pek şaşırtmadığı gibi, gelen yeniliklerle de mutlu etti. Hack & slash sahneleri ve dövüş mekaniklerinde göze çarpan bir sıkıntı olmadığı gibi, grafiklerin önceki oyunlara göre daha yumuşak ve daha detaylı olması, bu sahneleri daha da zenginleştirmiş. Düşündüren yanları da var oyunun, “Bu böyle olsa daha iyi olurdu aslında.” dediğim birçok şeyle karşılaştım, iPad’de bu sıkıntılar daha yüzeysel ama iPhone ekranında yönlendirme ve beceri kullanımları zor, hele birazcık parmaklar kalınsa işiniz daha da zorlaşıyor.

  Oyunun bir de online multiplayer modu bulunuyor. Bunun için Gameloft LIVE! veya Facebook hesabı zorunlu kılınmış. Sesli sohbet, savaş metinleri ve Türkçe dil desteği sayesinde oyun daha da anlaşılabilir artık. Freemium sistemi ise oyunun en hayal kırıklığına uğratan kısmı oldu benim için; iksir kullanımları ve bunları nadirliği gerçekten para harcamaya yönlendiriyor ve işin kötüsü, iPhone’da oynayacaklar için iksir tuşu o kadar ufak ki arka arkaya iki iksir harcadıysanız uzunca bir süre ölüp ölür dirileceksiniz.

Fifa 14 Ekran Görüntüleri





14 Nisan 2013 Pazar

Tomb Raider 2013 İnceleme


Biricik Lara’mızın “reboot”, yani baştan başlayan hikâyesini Tomb Raider ile göreceğiz. Yalnız bu yeni başlangıç, öylesine kökten, öylesine yenilikçi ki, "Önceki oynadığımız oyunlar Tomb Raider serisindense bu oyun neyin nesi?" dememek için zor tutuyoruz kendimizi...

Seriyi yeniden başlatma üstlenen oyunda, Lara Croft'un en genç ve tecrübesiz halini görüyor, görevden göreve koşarak nasıl bir kahramana dönüştüğüne tanıklık ediyoruz.


Senaryodan olabildiğince yüzeysel bahsedeceğim ki oynadığınız zaman siz keşfedebilesiniz.

Henüz genç bir kız olan Lara, bir grup arkeologla birlikte daha önce keşfedilmemiş özel bir yeri bulmaya çalışır. Yaptıkları gemi yolculuğu esnasında işler ters gider ve Bermuda Şeytan Üçgeni’nde bir fırtınaya yakalanarak gemilerini paramparça ederler. Gemideki mürettebat ve arkeologların büyük bir kısmı kurtulur. Fakat onlardan ayrı düşen Lara, vahşi hayvanların ve bir grup yağmacının bulunduğu adada yaşam savaşı vermek zorunda kalır.

Önceki oyunlara göre Lara daha masum, genç, güzel bir kız olarak karşımıza çıkıyor. Gene tüm güzelliğiyle bizi büyüleyen Lara’nın oyun boyunca yaşadığı ve yaşayacağı değişiklikler aslında bizzat sizin kontrolünüzde. Önceki oyunlara göre yeni Tomb Raider’daki farklardan birine hemen değinerek bunu açıklayayım: Yetenek geliştirme sistemi.


Ada hayatınız boyunca yeri gelecek avlanacak, yeri gelecek düşmanları sırtından vuracak, yeri gelecek sıcak çatışmalara gireceksiniz. Sonuç olarak yaptığınız her başarılı eylemin size tecrübe puanı olarak geri döneceğini unutmayın.

Bu tecrübe puanlarınızla 3 farklı alanda ustalaşma şansınız var. Hunter (Avcı), Suvivor (Hayatta Kalma), Brawler (Yakın Dövüş) isimli 3 farklı yetenek grubunda tecrübe puanlarınızı harcayabiliyorsunuz. Silah kullanmada ustalaşabilir, etrafta daha fazla hazine bulabilir ya da düşmanların arkasından tek hamlede işinizi bitirebilirsiniz. Fakat hangi yeteneğe kassam diye çok düşünmenize gerek olmuyor. Çünkü oyunu bitirdiğiniz anda neredeyse hepsini açmış olacaksınız.


Oynanış yenilikleriyle ilgili konuya direkt olarak tecrübe puanlarından girdim. Ama Tomb Raider, her alanda kendini baştan yenilemiş. İlk olarak artık açık dünya sayabileceğim bir ortamdasınız. Ancak bunu GTA serisinde olduğu gibi düşünmeyin. Daha çok koridorlardan oluşan bir harita gibi. Bazen göreve giderken göreceğiniz farklı bir patika sizi bir hazineye götürebiliyor. Eğer daha önce ulaşamadığınız bir yer varsa haritanız üzerindeki Fast Travel (Hızlı Seyahat) noktalarından keşfedemediğiniz yerlere tekrardan ulaşabilirsiniz.

Tomb Raider’daki oynanış çeşitliliği temelde 3 noktadan oluşuyor. İşin platform kısmını oluşturan atlama-zıplama yerleri, düşmanlarınızın yanından gizlice gitmeniz gereken yerler, bir de düşmanlarınızla girdiğiniz sıcak çatışmalar. Bunun dışında avlanmak, keşif yapmak, hazine peşinde koşmak gibi yan kısımlar da oynanışı çeşitlendiren öğelerden.

Bu atlama-zıplama diye bahsettiğim platform kısmı, oyunun en ön plandaki kısımlarından biri. Animasyon ve kontroller açısından size hiçbir zorluk çıkarmayacak platform öğeleri, çeşitliliği açısından da oldukça eğlenceli ve tatmin edici.



İşin platform tarafında harika bir iş çıkaran yapımcı firma, aksiyon kısmında da bundan aşağı kalmıyor.

Düşmanlarınızla çatışmaya girdiğiniz anda kullanabileceğiniz 4 farklı silahınız olacak. Bunların arasında son dönemin revaçta silahı ‘yay’da yer alıyor. Gizli gizli ilerlediğiniz anlarda oldukça işinize yaracak yay-ok ikilisi, en çok başvuracağınız silah olacaktır.


Silahlara girmişken oyunun yetenek geliştirme sistemi yanında getirdiği bir diğer RPG öğesinden de bahsetmek gerek.

Artık mevcut ekipmanlarınız üzerinden modifikasyonlar yapabiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse, pompalı tüfeğinizin vuruş gücünü arttırabilir, makineli tüfeğinizin şarjör değiştirme süresini hızlandırabilir, tabancanıza susturucu takabilirsiniz. Bu geliştirmeleri yapabilmek için düşmanlarınızı üzerinden çıkan veya etraftan topladığınız eşyaları kullanmanız gerekiyor.

Yetenek geliştirmelerinizi ve silah modifikasyonlarınızı oyun süresi boyunca göreceğiniz kamp ateşi noktalarından yapabilirsiniz.



Tüm bu bahsettiğim yeniliklerden önce oyunu ilk açışınızda gözünüze çarpacak şey, grafikler olacak. Crystal Dynamics grafikler konusunda harika bir iş çıkarmış. Işıklandırmalar, dış ve iç mekan kaplamaları, karakter tasarımındaki detaylar türünün en iyi örneklerinden. Grafiklerle beraber animasyonlar da seviye atlamış. Lara’nın her hareketi olması gerektiği gibi, gerçekçi. Bir yere atlarken, çatışmaya girerken veya çatışma esnasında Lara’nın hareketlerinin akıcılığı sizi anında atmosfere sokuyor.

İşin görsel kısmı kadar işitsel kısmı da performansını üst düzeyde tutuyor. Oyundaki seslendirmeler harika. Her karakterin duygusal reaksiyonunu o anda hissedebiliyorsunuz.

“A Survivor is Born”

Crystal Dynamics, Tomb Raider’ın yeni versiyonunda ulaşmak istediği her noktaya başarıyla ulaşmış. Oynanış, senaryo konularında akıcılığı sağlayarak oyunculara soluksuz bir maceranın kapılarını ardına kadar açmış. Biz de bu kapıdan geçerek maceranın suyunu sıktık. Ve ortaya çıkan destansı macerayı bir solukta bitirdik. Oyunla ilgili tek söyleyebileceğim eksi, oyun çıkmadan önce vadedilen derin senaryo. Tomb Raider söylendiği kadar derin bir senaryo sunmuyor. Ancak bu kadar muhteşemliğin arasında bu sadece küçük bir eksi olarak yer ediyor.

Lara Croft’un yeniden yükselişine tanık olmak istiyorsanız buyurun, karşınızda 2013 model Tomb Raider.

Tom Clancys H.A.W.X. 2 İnceleme



Savaş uçağı simulasyonları ile aram pek iyi sayılmaz. Bir kaç sene öncesine kadar PC'mde bir süredir yapımı duran Flight Simulator serisi ile haşır neşir oluyordum. Bir uçağı kaldırıp, havada kontrolünü sağlayıp belirli bir bölgeye indirmenin derinliklerine kadar inen gerçek bir pilot olmanın aslında ne kadar zor olduğunu gösteren bu seri, pilotluk mesleğinin göründüğünden ne kadar meşakatli ve uzmanlık isteyen bir meslek olduğunu gözler önüne seriyordu. Pilotluk şoförlükten kat ve kat daha zor bir meslek ki zaten bildiğiniz üzere herkes pilot olamıyor. Genellemeyi geçersek, savaş uçağı simulasyonlarının bir süredir en güzel örneği Ace Combat serisi iken son zamanlarda bu başarılı serinin bu kategoriye tek başına hükmetmesine itirazı olan bir oyun çıkageldi; o da Tom Clancy's H.A.W.X. İlki ortalama bir oyun olan H.A.W.X.'in geçtiğimiz günlerde devamı da çıktı. Bakalım oyunumuz ilk yapımdaki hatalarından arındırılıp üstüne bir şeyler eklemiş mi, yoksa yerinde mi saymış? Gelin hep beraber bir göz atalım.


Bu arada şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bu tarz uçuş simulasyonları kesinlikle herkese hitap etmiyor. Aslında bir oyunda olabilecek en iyi özgürlük hissini bu tür oyunlarda yaşayabiliyorsunuz, fakat oyunda yapabileceğiniz şeyler çok sınırlı olduğundan alacağınız keyif pilotluğa yatkın olup olmamanıza veya uçmaktan aldığınız keyfe göre değişiyor. Düşünsenize koca bir gökyüzü ve tek yaptığınız savaş uçağınızı belirli bölgelere götürüp önünüze çıkan düşmanları vurmaya çalışmak ve çeşitli manervalarla hasarlardan sakınmak. Evet başlarda kesinlikle zevkli gelebilir, ancak aynı döngü içerisinde gittiği vakit, bu durum monotonlaşmaktan ileriye gidemiyor. Dediğim gibi pilotluğa merakı olan biri ise hiç durmadan aynı şeyleri yapmaktan büyük keyif alabilir, yani kesinlikle zevk meselesi.


Genel tabirlerden sonra H.A.W.X. 2 incelemesine geçecek olur isek; çeşitli terörist aktiviteleri sonlandırmaya çalıştığımız oyunumuzda en azından konu işleyişinin ilk oyuna nazaran daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İlk oyunumuzda tek bir pilotu yönlendiriyorken bu sefer genel hikayeye etki eden 3 farklı pilot kontrolümüzde bulunuyor. Amerikan, İngiliz ve Rus orduları arasında gidip geldiğimiz konu arasında dediğim gibi bu 3 farklı pilotu ve bu orduların gerçekten de kullandığı savaş uçaklarını kontrol etme şansını bulacağız. Genel olarak siyasi konular ele alınırken teknik jargonun da üst seviyelerde seyrettiğini söylemeliyim. Zaten bildiğiniz üzere Tom Clancy oyunları her zaman yüksek detay seviyesinde olmalarıyla övülmüşlerdir, H.A.W.X 2'de bu oyunlardan geri kalmıyor.



Eğer uçak simulasyonlarına yatkınlığınız yoksa uçak kontrolünde çeşitli zorluklar ile karşılaşabilirsiniz. Ancak kesinlikle üstesinden gelemeyeceğiniz bir şey değil. Uçağı tepetaklak çevirdiğinizde veya baş aşağı kontrol ederken biraz başınız dönebilir o kadar, ancak gözünüz radarda ve kokpitteki 'HUD'da olduğu sürece kontrolü asla kaybetmeyeceğinize emin olabilirsiniz. H.A.W.X. 2'ye başladığımızda önce 'motoru' çalıştırıyor, sonra uçağı hava sahasına götürdükten sonra gerekli hızı yakalayıp veriyoruz kendimizi sonsuz boşluğa. Oyunda gerçekten uçuş hissini derinden yaşayabiliyorsunuz. Çok geniş alanları kapsayan oyun görsel yönden harika işler başarıyor. Aşağıya baktığınızda gerçekten yüksekliği ve boşluğu hissetmek insana heyecan veriyor. Bu da Ubisoft'un bir uçuş simulasyonunda gereken derinliği ne kadar iyi sağladığını gösteriyor. İlk bir kaç görevde çeşitli 'eğitim' seansları aldıktan sonra oyunun gerçek aksiyonuna çok zaman geçmeden akıveriyoruz.

İlk görevler kolay gibi gelse de işler ciddileşmeye başlayınca oyunun zorlaşmaya başladığını anlamanız geç olmuyor. Yapay zekanın oldukça geliştiğini görmek gerçekten sevindirici. Düşman uçaklarının sizin füzenizden kaçabildiğini ve çeşitli manevralar ile sizi tuzağa sürüklediğini görmek insanı daha da 'it dalaşı' atmosferine sokuyor. Gerektiğinde 10 düşman uçağı ile bile çarpışmak zorunda kalacaksınız, bir yandan füzelerden kaçmaya çalışmak, diğer yandan indirmeye çalıştığınız bir uçağa hedef almaya çalışmak ve sürekli hareket halinde olmak... Buna alışmak çok zamanınızı alacak. Düşmanları bir TPS veya FPS oyununda olduğu gibi rahatça indirmek mümkün değil. Şimdiden sabır isteyen yorucu ve uzun sürecek çarpışmalara hazır olun.

7 Nisan 2013 Pazar

Euro Truck Simulator 2 Kasma Sorunu [Çözüm]

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJ-PgpyiD8cpQn-ZHSV-RS-tX0pl9IqjEtdFJWu603sO9k8yylsjQnMcrl7_myBJrqKN2NSP3mEFLD6UYaMN9aTk3MeM4dtFoNypuKNWfFBlb3dbUfRvU93uxyKp2-vd1sUDaeYbbPLeo7/s640/Euro+Truck+Simulator+2+5.jpg
 Aşağıdaki çözüm istem özellikleriniz Euro Truck Simulator 2 min sistem özelliklerini karşılıyorsa işe yarar yoksa pc sisteminizi yükseltmeden kasma sorununuz düzelmez .




Sistem Özellikleri ;

En az olması gereken                                             Önerilen
CPU:
2.0 GHz Core 2 Duo, AMD Athlon MP (multiprocessor variant or comparable processors)
CPU:
Dual core CPU 3.0 GHz

RAM:
2 GB RAM
RAM:
4 GB RAM

VGA:
graphics card with 256 MB memory (GeForce 7600 GT-class equivalent or better)
VGA:
graphics card with 1024 MB memory (GeFOrce GTS 450-class equivalent or better)

DX:
DirectX 9.0c
DX:
DirectX 9.0c

OS:
Windows XP/Vista/7
OS:
Windows 7


HDD:
2.0 GB free hard disk space
HDD:
2.0 GB free hard disk space



ODD:
DVD-ROM drive
ODD:
DVD-ROM drive


Çözüm

C:\kullanıcılar\kullanıcı adı\belgelerim\18 WoS Extreme Trucker 2 daha sonra burada bulunan "config.cfg" dosyasını notepad yada herhangi bir editör ile açıp uset r_device "XXX" GL /opengl yazan yeri dx9 yazıp kaydedin.

4 Nisan 2013 Perşembe

Hard Truck Apocalypse unandled Exeption Sorun [Çözüm]



Bilgisayarın DEP ayarları var veri yürütme engellemesi olarak ta biliniyor.Bunu kapatmamız gerekli, oyun Win.7 uyumlu olmadığı için pc izin vermiyor.DEP ayarını devre dışı bırakmak için ;
denetim masası / sistem / (sol tarafta) gelişmiş sistem ayarları / performans başlığının altındaki ayarlar / sağ üstte veri yürütme engellemesi sekmesine tıklayın.
Ardından ; "seçtiklerim dışında kalan tüm windows programları ve hizmetleri için DEP'yi aç " seçeneğini tıklayın ve uygula deyin.Pc yi yeniden başlattıktan sonra oyunu oynamaya başlayın.

Forsaken World Yaklaşıyor !


Perfect World, tutulan MMORPG yapımı Forsaken World oyununun tamamen Türkçeleştirilmiş olarak Nisan ayında çıkacağını duyurdu.
Şeytani Dysil, daha önce kendisini yenmek için bir araya gelen beş ırkı yok etmek için Forsaken World'e dönmüştür. Eyrda'nın dengede duruşunun verdiği inançla oyuncular, ırkları tekrar bir araya getirip tanrılar tarafından düşürülen yadigarları arayarak Dysil'i Eyrda'dan sonsuza dek uzaklaştırmalıdırlar.
Perfect World Ülke Müdürü Ömer Karakayalı’nın konuyla ilgili açıklaması şöyle: "Forsaken World, en etkileyici oyunlarımızdan biri. Kuzey Amerikalı ve Avrupalı oyuncular İngilizce, Almanca ve Fransızca versiyonların tadını çıkarırken, artık sıra Türk oyuncuların da oyuna katılmasına geldi. Forsaken World, gerçek anlamda çok geniş bir oyuncu kitlesine hitap edecek şekilde geliştirilmiş bir oyun ve bizler bu oyunu Türkiye'de de yayınlamanın heyecanını yaşıyoruz.”
Perfect World, aynı zamanda Forsaken World'ün kapalı beta haftasını duyurdu. 10 Nisan saat 20:00'dan, 16 Nisan saat 12:00'a kadar kapılar binlerce Türk oyunculara Forsaken World'ü Türkçe test edebilmeleri için açılacak. Forsaken World ile ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak için www.forsakenworldoyna.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Popüler Yayınlar