Nihayet beklenen özlem bitti ve Radd Spencer konsollarımıza, pclerimize teşrif etti. Bionic Commando ilk duyurulduğu günden bu yana oyun dünyasının merakla beklenen isimlerinden biri oldu. Çünkü herkes böylesine efsane bir ismin 20 yıl sonra nasıl karşımıza çıkacağını çok merak ediyordu. Çoğu oyunsever hayal kırıklığına uğramaktan korktuysa da Capcom elinden geleni yaptı ve 2009 model Bionic Commando’yu bizlere sundu.
On yıl öncesi ve sonrası
En cesur komando yine görev başında
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki oyunda sahip olduğumuz tek şey biyonik kolumuz değil. Zaten mantıken de bir komandonun silahının olmaması düşünülemezdi. Spencer’da makineli tüfekten, roket atara kadar birçok silahı başarıyla kullanabiliyor. Üstelik öyle şarjör doldurma gibi bir sorunu da yok. Üzerimizde ne kadar mermi varsa hepsi silahın içinde gözüküyor. Bunu bize sağlayan biyonik olan kolumuz mu yoksa silahların gelişmişliğimi tam olarak bilemiyorum. Her ne kadar oyunda silahta kullanabilsek bile yapımcılar bizim biyonik kolumuzu daha çok kullanabilmemiz için etrafa tek tük mermiler bırakmışlar. Mesela bir sniper aldığınızda mermisi size verilen göreve ucu ucuna yetiyor. Tabi bu durumda oyunda bir nebze daha zorlaşıyor. Çünkü biyonik kolumuzun tahribat gücü iyi olsa bile uzaktaki düşmana pek bir etkisi olmuyor. Gerçi kolumuzu savaş alanında kullanmasak bile bazı yerlerde kolumuzu uzatıp sallanmamız gerekebiliyor. Yani kolumuzu kullanmadan bazı bölümleri geçmemiz mümkün değil. Böyle süper bir kolunun olmasına karşın Spencer’ın bünyesi de çok hassas. Bazen iki üç mermide yere yığılıveriyor. Tabi karakteriniz biyonik olunca beklentileriniz daha bir artıyor. “Senin bir parçan demir, uzuyor, kısalıyor bir çeşit alete dönüşüyor, olur mu öyle hemen ölmek?” diye geçiriyor insan içinden :) Ama ne yazık ki bu gaza rağmen Spencer yığıldığı yerden kalkamıyor.
Gördüğümüz fakat gidemediğimiz yerler
Yapımcılar mekân tasarımında gayet başarılı bir iş çıkarmışlar. Yıkık binalar, virane olmuş bir şehir gerçektende iyi yansıtılmış oyunda. Fakat gel gelelim bu güzelim atmosferin üzerine bizi tek düze bir yola sürüklemeleri hiç iyi olmamış. Oyun genelde açık bir alanda geçiyor gibi gözükse bile ne yazık ki bize ayrılan çizgilerin dışına çıkamıyoruz. Yapımcılar bizim yolumuz dışında ki mekânlara bolca radyasyon serpiştirmiş. Bu mekânlara adım attığımız anda Spencer hafif bir kriz geçirerek hayata gözlerini yumuyor. :) Bu da o güzelim atmosferi ister istemez baltalıyor işte. Oyunu tek düzeye sokarak bizi sadece aksiyonun içine sokuyor. Yani içinizden “aa şu yıkık köprünün altına bir gireyim, soluklanayım, belki biyonik kolumu uzatır köprüde biraz sallanırım” diye geçirseniz bile, köprüye varmadan ölüp gidiyorsunuz. Bu arada hemen belirtiyim oyunu oynarken çok terledim diyip karakterimizi derin sulara bırakmayın. Çünkü Spencer yüzemiyor “ Bu nasıl komando kardeşim nasıl yüzemez” dediğinizi duyar gibiyim fakat unutmayın ki onun bir kolu yüzlerce kilo =) Olur da suya düşerseniz kolunuzu uzatıp kendinizi kurtarmanız gerekiyor. Eğer tutunacak bir şey bulamazsanız ölüyorsunuz. Oyunda da quicksave gibi bir özellik bulunmadığından dolayı aynı yerleri bir daha oynamak zorunda kalıyorsunuz. Bu da bazen gerçekten sıkıcı oluyor.
Efsane hala efsane mi?
Capcom oyun için elinden geleni yapmış diyebilmek isterdim ama bunun yerine yapımcılar birazda oyunun ismine, etiketine güvenmişler. Tamam, oyunda hikâye yine oturmuş, oyunu bitirdiğinizde kafanızda fazla soru işareti kalmıyor. Oynanış desek, ee oda fena değil. Tuşlar yerli yerinde, size fazla zorluk çıkarmıyor. Kamera açıları da gayet hoş olmuş. Fakat oyunun grafikleri ne yazık ki orta düzeyden ileri gidememiş. Sonuçta böyle efsane bir oyunun devamını getiriyorsan beklentilerinde büyük olduğunu bilmelisin. Capcom bunun tam olarak bilincinde değilmiş anlaşılan. Kısacası arkadaşlar grafikler beni tatmin etmedi. Birde öldürdüğünüz askerlerin yarısının esrarengiz bir şekilde yere gömülmesi de gözden kaçacak bir hata değil ne yazık ki. Bu saydıklarımın dışında bir de oyunun müzik ve sesleri var. Zaten oyun vur kır parçala tarzı olduğundan arkada bir fon müziği ihtiyacı hissetmemişler. Yani aksiyonun içindeyken duyduğunuz sesler silah ve ölüm çığlıklarından ibaret. Ama sonuç olarak diyebilirim ki oyunu alıp oynamalısınız. En azından biyonik kollu bir komandoyu kontrol etmenin zevkine varın. =) Unutmayın herkes oyun oynar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder