8 Ocak 2012 Pazar

Max Payne 3 (PC) İnceleme

 
 

      Max Payne ismini sanırım birçok oyuncu işitmiştir. Max Payne deri ceketi, iki elinde tuttuğu silahları ve bozuk olan psikolojisiyle hafızalara kendini kazımıştı. En azından Payne ismi geçtiğinde benim aklıma ilk gelenler bunlar oluyor. Ama birde bizleri oyunlarda ağır çekim yani "bullet time" modu ile tanıştıran ilk oyundur Max Payne. Özellikle adamların üzerine doğru atladığımızda ağır çekim moduna alıp düşmanlarımızı tek tek haklamanın keyfi bambaşkaydı. Son oyununun ardından geçen seneler tam bizlere Payne'i unutturmak üzereydi ki, Rockstar bizlerin sessiz çığlıklarını duyarak Max Payne 3'ü duyurdu. Duyurdu duyurmasına da kimdi bu Payne? Ne iş yapardı? Neydi bu adamın hikayesi? Neydi bozuk olan bu psikolojisinin sebebi? Aradan geçen seneler Payne'i ister istemez bizlere unutturmuştu. Aslında Max Payne bir çocuk babası, eşine son derece aşık şerefli bir polisti. Tek sahip olduğu, karısı, çocuğu ve doğrulardan hiç şaşmadan yaptığı mesleğiydi. Fakat Payne'in bu doğruluğu onu sonu görünmeyen bir tünele itti. Max işinden evine döndüğü o yağmurlu gecede başına geleceklerden habersiz bir şekilde evinin kapısını açtı ve içeri girdi. Ters giden bir şeyler vardı. Çocuğunun o neşeli sesi kulağına gelmiyordu, ortalık fazlasıyla sessizdi. Payne eşinin ve çocuğunun uyumuş olabileceği düşüncesiyle yatak odasına doğru ağır adımlarla ilerledi. Kapıyı açtı, bir anda yüzü allak bullak oldu. Odanın rengi eşinin ve çocuğunun kanlarıyla adeta kırmızıya bulanmıştı. İşte bu olaydan sonra Payne bir daha eskisi gibi olamadı. Eşinin ve çocuğunun intikamını almak için and içti. Tabi bu intikamın bedeli geriye kalan tek şeyini de kaybetmekti. Yani mesleğini....

      İşte Max Payne ismi kendini bizlere bu hikaye ile tanıtmıştı. Fakat aradan geçen uzun yıllar Payne'i öylesine değiştirmiş ki, onu ilk gördüğümüzde "hayır bu Max değil, yalan söylüyorsunuz... O ... O... O öldü değil mi? Saklamayın bizden gerçekleri! Max bu olamaz" gibi düşünceler beynimizde dolaştı durdu. Genelleme olarak kullandım ama en azından benim yapımdaki Max Payne hayranları böyle düşünmüştür. Peki neydi Max'i bu kadar değiştiren? İşte bu sorunun cevabını oyunun geliştiricisinin anlattığı kadarıyla sizlere anlatayım. Buyurun Max Payne 3.

 O Eski Halinden Eser Yok Şimdi...

 

     Cidden eski Max Payne ve yeni Max Payne karakterlerini karşılaştırdığınızda arada uçuk bir fark olduğunu fark ediyorsunuz. Bir kere o güzelim saçlar gitmiş. Yüz hatları tamamen değişmiş. Payne kendine iyi bakmış ve vücudunu bir hayli geliştirmiş. Nerede bizim o eski cılız Payne, nerede üçüncü oyunda karşımıza çıkan iri vücutlu kaslı Payne. Max Payne 3, ikinci oyundan tam 12 yıl sonrasını bizlere anlatıyor. Sözü geçmişken üçüncü oyunun hikaye kısmından biraz bahsedelim. Payne yaşadığı acı olayları bir türlü unutamamış ve bu yüzden yaşadığı şehri terk ederek Brezilya'nın Sao Paulo kentine yerleşmiştir. Payne'in amacı burada yeni bir düzen eşliğinde, yepyeni bir hayata başlamaktır. Nitekim ilk adımı atarak kendisine iyi birde iş bulmuştur. Ne işimi? Tabi ki Max Payne gibi birisi pazarda domates satacak değil. Zengin bir ailenin korumasından sorumlu kişidir artık Payne. Yani eskisi gibi belanın tam ortasındadır. Çünkü bu zengin ailenin başı da Brezilya'nın en büyük mafyalarıyla ciddi şekilde beladadır. Zaten olaylarda bu paralellikte gelişecek gibi gözüküyor. Hikaye hakkında yapımcı firmanın verdiği bilgiler şu anlık bu kadar. Zaten oyun piyasaya sürüldüğünde geniş kapsamlı bir incelemeyle Payne'in hayatında değişen ne varsa sizlerle paylaşacağız. Şimdi ise oyunun genelinden oynanışından getirdiği yeniliklerden biraz bahsedelim.

     Oyuna kazandıran yeniliklerden önce aynı kalan şeylerden bahsedelim. Karakterimiz tamamen değişmiş olsa bile, ilk iki oyunda olduğu gibi hala sağ ve sol eliyle aynı anda iki farklı silahı kullanabiliyor. Yani mesela bir elinde keleş dururken diğer elinde normal bir berettayla ateş edebiliyor. Tabi birde Max Payne oyunlarının olmazsa olmazı olan "bullet time" özelliği var. Bu özelliğimiz üçüncü oyunda da aynen devam ediyor. Üstelik artık siper alıp, siper aldığımız yerden ağır çekim modunda uçarak rakiplerimizi avlayabiliyoruz. Max Payne 3 yayımlanan ekran görüntüleri ve yapımcıların söyledikleri doğrultusunda hayli kaliteli bir yapım olacağa benziyor. Öyle ki Rockstar oyun için tasarlanan mekanlar için Brezilya'ya adamlarını yollamış ve oyunun geçeceği alanları fotoğraflayarak bunları oyuna birebir olarak aktarmış. Oyundaki karakter ve materyallerin birçoğu ise 3D tarama yöntemiyle oyuna aktarılmış. Oyun için ise Rage motoru tercih edilmiş. Fakat hemen belirtmeliyim ki oyunun yapımcısı, serinin ilk iki yapımına imzasını atan Remedy firması değil. Rockstar üçüncü oyun için kendi bünyesinden bir stüdyoyu görevlendirmiş. Max Payne 3 Rockstar Vancouver stüdyoları tarafından geliştiriliyor. Tabi yapılan bu değişiklik oyunun o eski tadını kaçırır mı orasını kestirmek güç.

Son Sözler...

     Şu ana kadar Max Payne 3 ile ilgili paylaşılanları bu ön incelemede sizlere sunmaya çalıştım. Eğer Rockstar'ın vaat ettikleri doğru çıkarsa Max Payne 3 gayet kaliteli ve zevkli bir yapım olur. Rockstar gibi bir firmanın da öyle boştan sallamayacağını düşünürsek, serinin yeni oyunu bizler için bambaşka bir deneyim olacağa benziyor. Karakterimizin tamamen değişen yapısı, kalitesi bir hayli artan grafikler, oyuna yeni eklenen siper sistemleri ve tabi ki oyunun vazgeçilmezi olan yavaş çekim modu. Bakalım Max Payne 3 bizleri memnun edebilecek mi? Yoksa bazı oyunlar gibi şişirilip şişirilip sonra bizlerin bilgisayar ve konsollarında mı patlayacak bunu zamanı geldiğinde hep beraber göreceğiz. Eğer Max Payne 3 çıktığında alıp oynayacağım diyorsanız size tavsiyem öncelikle Max Payne ve Max Payne 2 oyunlarına şöyle bir göz atmanız olacaktır. Zira hikaye diğer oyunlardan bağımsız olsa dahi, karakterinizin geçmişi hakkında az çok bir bilginiz olur. Unutmayın... Herkes oyun oynar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar